Anne adayı ve bebeği için, genel olarak gebeler arasında beklenenden daha yüksek olumsuz bir gidiş veya sonuç beklentisi var ise bu gebelik yüksek riskli gebeliktir. Gebelikleri normal veya yüksek riskli diye ayırmak, hangi hastalara ilave bir dikkat ve ilgi gösterileceğinin bilinmesinde önemlidir. Tabii ki bütün gebelikler çok önemlidir ve dikkatle izlenmelidir. Ama bazı gebeliklerde, örneğin şeker hastalığı gibi, yüksek tansiyon gibi veya kalp hastalıkları gibi belirgin faktörler vardır. Bir kısım gebelikler ise normal başladığı halde haftalar ilerledikçe riskli bir yola girerler.
Riskli gebelik sıklıkla kimlerde görülür?
Bir gebeliğin yüksek riskli olarak değerlendirilmesinde sıklıkla sayılan bazı faktörler vardır:
- Anne yaşının çok küçük veya oldukça ileri olması,
- Fazla doğum sayısı,
- Şişmanlık,
- Sık düşükler,
- Sigara,
- Alkol,
- İlaç alışkanlıkları,
- Kan uyuşmazlıkları,
- Şeker hastalığı,
- Kalp ve kan hastalıkları,
- Yüksek tansiyon,
- Böbrek hastalıkları,
- Bulaşıcı hastalıklar,
- Kalıtımsal hastalıklar,
- Ailenin sosyal – ekonomik şartları
gibi anne tarafındaki olumsuzluklar yanında, artık anne karnında gerektiği zaman bir hasta ilgisi gören, fetüsten da kaynaklanan bazı risk faktörleri vardır. Bunlar arasında;
- Çoğul gebelikler,
- Su kesesinin erken açılması,
- Bebeğin eşine (plasenta) bağlı bozukluklar,
- Anomalili fetüsler,
- Normal gelişmemiş veya doğum eylemi başlamadan rahim içinde kaybedilen bebekler sayılabilir.
Riskli gebelikten korunmak için dikkat edilmesi gerekenler
Gebelik henüz oluşmadan riskli gebelikten korunmanın yolları ne yazık ki bugün için oldukça sınırlıdır. Eşler arasındaki bazı kan uyuşmazlıklarının önlemi gebelikten önce alınabilmektedir. Gebelik sırasında geçirildiğinde bebekte önemli bozukluklara neden olduğu bilinen hastalıkların önlemleri alınabilmektedir.
Örneğin; kızamıkçık gibi bazı enfeksiyon hastalıklarının aşısı vardır. Nedeni bulunabilecek bir tansiyon yüksekliğinin gebelikten önce tedavi edilmesi, riski çok azaltacaktır. Aynı şekilde şeker hastalığında bir gebenin kan şeker düzeylerinin gebelik başlangıcından önce arzulanan sınırlara indirilmesi çok önemlidir.
Alkol, sigara ve ilaç alışkanlıklarının gebelikten önce terk edilmesi, genetik danışmanlık hizmetleri ile kalıtımsal bazı hastalıkların önleminin alınması veya yardımcı üreme teknikleri ile elde edilen embriyoların anne rahmine verilip, gebeliğin başlamasından önce genetik bazı analizlerin yapılması da bir kısım yüksek riskli gebeliklerden korunmada rol oynar. Üzerinde çok tartışılmakla birlikte diyet ve bazı ilaçların bebeklerde belirli anomalileri önlediği ise kesin olarak ispatlanamamıştır.
Yüksek riskli bir gebe ve bebeğinin takibi
Tüm gebeliklerin başlangıcında yapılan laboratuvar testleri vardır. Bunların başlıcaları kan grubu, kan sayımı, kan şekeri taraması, tam idrar analizi, bazı bulaşıcı hastalık taramaları, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarına yönelik belirli testlerdir. Gebelikten önce bilinen veya rutin testler sonucu ortaya çıkan risk faktörlerini irdelemede ilave laboratuvar testleri veya muayene metotları kullanılabilir.
Örneğin; ileri yaş gebeliklerinde bebeklerin kromozomlarında sayısal ve yapısal bazı bozukluklar olabileceği bilindiğinden fetüsten, plasentadan veya amnion sıvısından değişik metotlarla örnekler alınarak genetik incelemeler yapılabilir. Gebeliğin 7. haftasında rahim ağzı kanalında gebelik ürününden dökülen bazı hücreler yıkama metodu ile elde edilip, kültüre edilebilir. 9. – 11. haftalarda plasentadan veya amnion sıvısından alınan örneklerden, 16. – 18. haftalarda daha kolay ve zararsız bir teknikle yine bebeğin amnion sıvısından, daha ileri haftalarda direkt olarak bebekten veya kordonundan kan alınması ya da plasentadan biyopsi yapılması genetik çalışmalar için gerekebilir.
Ayrıca genetik çalışmalara geçmeden önce anne kanından yapılan tarama testleri ve ultrasonografinin yol göstericiliği yüzde 80’e varan oranda belirleyici olabilmektedir. Tansiyonu yüksek olan anne adaylarında veya bazı gelişme geriliği görülen bebeklerde rahimin damarlarından kan akımı özelliklerini değerlendirmek için kısaca Doppler çalışmaları denilen muayene metotları uygulanabilir. Doppler özelliği olan ultrasonografi cihazları ile yapılan bu çalışmalar fetüsün damarlarında, göbek kordonunda veya plasenta düzeyinde de yapılabilir.
Damarların görülmesi ve kan akımının daha kolay takibini sağlayan renkli Doppler ultrasonografi ile bu metot daha da gelişmiştir. Böylece fetüs ve eklerindeki kan akımı değerlendirmesinin yansıra pek çok kalp ve damar anatomik özellikleri de görüntülenebilmektedir. Fetüsün kalp aktivitesini, hareketlerini, anne rahminin kasılmalarını senkron olarak yazdıran kardiyotokografi cihazı yüksek riskli gebeliklerin takibinde güvenilir tanı yöntemlerinin ortaya çıkmasına öncülük etmiştir. Kardiyotograf ve USG’nin birlikte kullanımı ile fetüsün iyilim halinin değerlendirilmesi ve gerektiği zaman vaktinden önce bile olsa doğumun gerçekleştirilmesi ender değildir.
Yüksek riskli gebeliklerde anne adayının dikkat etmesi gerekenler
Sadece yüksek riskli gebelerin değil, tüm anne adaylarının protein, karbonhidrat ve yağ oranları dengelenmiş bir diyetle beslenmesi, diyetini vitaminler ve demir başta olmak üzere mineraller ile desteklemeleri gereklidir. Belirli bir fizik aktivitenin doğum zamanına kadar devam ettirilmesi önemlidir.
Gebeliğe eklenen risk faktörüne göre daha fazla dikkat edilmesi veya kısıtlanması gereken durumlar ortaya çıkabilir. Örneğin; rahim ağzı yetersizliği tespit edilmiş bir gebenin dinlenme saatlerini çok daha artıracağı, fizik aktivitesini kısıtlaması gerektiği açıktır. Ağırlık artışı hızlanan bir gebenin diyetinin düzenlenmesi gerekebilir. Kan basıncı yükselme eğiliminde olan gebelerin normal gebelerden çok daha sık, hatta gün içinde defalarca kan basıncı takipleri gerekebilir. Sigara ve alkol, bebeğin gelişimini direkt olarak engelledikleri bilinen maddelerdir.
En iyisi bu maddelerden uzaklaşıldıktan sonra gebe kalınması, hiç değilse anne adayının gebeliğini öğrendiğinde alışkanlığını bırakabilmesidir. Sporcu kişiliğini devam ettirmek isteyen anne adaylarının aktiviteleri sırasında kalp atımlarının ve solunum sayılarının yaşları ve vücut yapılarına göre düzenlenmiş çizelgelerin dışına çıkmaması gerekir. Bebeğin hareketlerinin anne adayının alıştığından değişiklikler göstermesi, vajinal akıntı özelliklerinin değişmesi, sabah uyanıldığında yüzde, ellerde, şişlik hissedilmesi ve her tür kanama dikkat edilecek unsurların başında gelir.
Doğumun vajinal yoldan mı yoksa sezaryenle mi yapılacağı anne adayının daha gebeliğinin çok başında merak ettiği bir sorudur. Aslında yaklaşık 40 hafta kadar devam eden gebelik serüveninin sonunda doğum eylemi çok kısa bir süreçtir. Fetüs geliştiği müddetçe 40 haftayı anne rahminde tamamlamalıdır. Ama fetal iyilik halinin bozulduğu durumlarda, doktorun vereceği karar ile hem anne hem de fetüs için en uygun yoldan doğum gerçekleştirilmeli, bebek gerekli yoğun bakım şartlarına alınmalıdır.
Sağlıcakla Kalın.
Yolculuğa Hazır Mısınız? İlgili Bağlantılara Göz Atın