Çocuklarımızı bulaşıcı hastalıklardan korumak hepimiz için önemlidir. Suçiçeği, çocukların en sık geçirdiği ateşli, döküntülü viral enfeksiyonlar arasında yer alır. Hastalık en çok ilkbahar ve kış aylarında gözlenir. Çocukların çoğu 10 yaşından önce (en sık 6 – 10 yaşları arasında) suçiçeği geçirir. Her yüz kişiden dördü, suçiçeğiyle karşılaşmadığı için erişkinliğe kadar hastalanmaz.
Su Çiçeği Belirtileri
Hastalık genelde hafif seyreder. Döküntü önce saçlı deri ve gövdeden başlayarak 3 – 4 gün içerisinde kollara ve bacaklara yayılır. Ağızda, kulakta, gözde ve cinsel organlarda döküntüye bağlı ülserler olabilir. 4 – 5 gün boyunca yeni kabarcıklar çıkar. Hastalık esnasında, ortalama 250 – 500 adet, içi su kabarcık gelişir, bunlar 2 – 4 gün sonra kabuk tutar. Kabuklar 1 – 2 hafta sonra düşer, yerinde birkaç ayda düzelen hafif renk koyulaşması – açılması tarzında lekeler kalır.
Döküntüden 1 – 2 gün önce bazı çocuklarda hafif ateş olabilir. Ancak en yüksek ateş, döküntünün 3. ve 4. günlerinde gözlenir. Ayrıca iştah azalması, kusma, baş ağrısı, huzursuzluk gibi belirtiler de ortaya çıkabilir. Beşinci günden itibaren yeni döküntü çıkmaz, çocuğun ateşi düşer ve kendini daha iyi hissetmeye başlar.
Suçiçeği Nasıl Bulaşır?
Suçiçeği son derece bulaşıcıdır. Bulaşma:
- Hasta ile direkt temas,
- Hasta ile aynı oda havasını soluma, 1 Öksürme ya da hapşırma esnasında mikroplu damlacıkların havaya yayılması,
- Zona ya da suçiçeği geçiren hastanın deri döküntüsüyle temas sonucu olmaktadır.
Hasta, döküntüden 1 – 2 gün önce ve 6 gün sonraki dönemde suçiçeğini başkalarına bulaştırabilir. Bu dönemde çocukların okula ve yuvaya gönderilmemesi gereklidir. Daha önce suçiçeği geçirmemiş kişiler, suçiçeği ile karşılaşırlarsa yüzde 80 – 90 olasılıkla hastalanırlar, ancak döküntü en erken 10 – 21 gün sonra gelişir. Suçiçeği genellikle hayat boyu bağışıklık bırakır, yani daha önce suçiçeği geçirenler tekrar hastalanmaz. Çok nadiren hastalık ikinci kez, hafifçe geçirilebilir.
Suçiçeğini kimler ağır geçirir?
- Bağışıklık sistemi iyi çalışmayanlar
- 1 yaşından küçük bebekler
- 14 yaşından büyükler
- Annesi doğuma yakın suçiçeği geçiren yeni doğmuş bebekler
- Egzama veya herhangi bir cilt sorunu olanlar
- Aspirin tedavisi altında olan çocuklar
Suçiçeği Tedavisi Nasıl Yapılır?
Suçiçeğinin deri döküntüsü çok kaşıntılıdır. Eğer çocuk, içi su dolu kabarcıkları ve kabukları tam iyileşmeden koparırsa deri mikrop kapabilir veya iz bırakan yaralar oluşabilir. Bu nedenle çocukların tırnakları kısa tutulmalı ve kaşınmalarına, kabukları koparmalarına izin verilmemelidir. Kaşıntıyı gidermek için deri döküntülerine düzenli olarak kaladril losyonu sürülür.
Hastalık süresince sıcak su yerine ilik su ile banyo yapılmalıdır. Kaşıntı çok rahatsız edici nitelikteyse ağızdan, hafif uyku veren anti histaminikler kullanılır. Ateş ve huzursuzluğu gidermek için parasetamol türevleri verilir. Aspirin kesinlikle kullanılmamalıdır. Çünkü suçiçeği gibi virüs enfeksiyonlarında aspirin kullanımı, nadiren, çocuklarda ölümcül seyreden Reye sendromunun gelişmesine neden olabilir. Ayrıca aspirin, döküntülerde kanama riskini artırabilir.
Çocuğun ateşi 4 günden daha fazla devam ederse veya 39.5 dereceyi geçerse mutlaka doktora başvurulmalıdır. Ayrıca, deri döküntülerinin ağrılı, kırmızı ve sıcak oluşu enfeksiyon habercisidir. Bu durumda çocuk kesinlikle doktora gösterilmelidir. Kanser, böbrek, kalp hastaları gibi ağır suçiçeği geçirme riski olan hastalarda asiklovir (antiviral bir ilaç) kullanılır Önceden suçiçeği geçirmemiş bebek, çocuk, genç, yetişkin, ihtiyar herkes bu hastalığa yakalanabilir.
Sağlıklı kişiler hastalığı genellikle hafif atlatır. Suçiçeğinin en çok yol açtığı sorun, deri enfeksiyonu gelişmesidir. Normal şartlarda, nadiren pnömoni ve beyin iltihabı oluşabilir. Ancak suçiçeği, gençlerde ve erişkinlerde çocuklara oranla daha uzun sürer ve ağır seyrederek ciddi sorunlar doğurabilir. Ateş daha yüksektir ve daha uzun sürer, döküntü çok daha ağırdır. Zatürree (akciğer iltihabi) gibi istenmeyen ciddi durumların gelişme olasılığı çok daha fazladır. Erişkinlerin suçiçeğinden hastaneye yatırılma oranı çocuklarınkinden 10 kat, ölüm oranı ise 20 kat daha fazladır. Suçiçeği geçiren hamile kadınların bebeklerinde çeşitli problemler gelişebilir.
Suçiçeği geçirenlerde zona hastalığı nedir?
Suçiçeği geçirenlerde virüs bazı sinir köklerine yerleşerek hayat boyu kalır. Daha sonra sinir uçlarındaki suçiçeği virüsünün tekrar aktivite kazanması sonucu zona gelişir. Başka bir deyişle zona geçirmek için daha önce suçiçeği çıkarmış olmamız gerekir.
Suçiçeği geçirenlerin yüzde 10 – 20’si zona geçirir. Zona hastalığı yaşlı kişilerde daha sık gözlenir. Bunun nedeni yaşlanmaya bağlı olarak bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu virüslerin tekrar aktif hale geçebilmesidir. Etkenleri aynı virüs olan suçiçeği ve zona arasındaki temel farklılık döküntü tipinde ve ağrı şiddetindedir. Zona geçirmeden 3 – 4 gün önce deri döküntüsünün olacağı bölgede ağrı, kaşınma hissi gelişip, suçiçeği döküntüsünün aynısı oluşur, iki üç hafta içerisinde kaybolur. Zonada deri kabarcıkları bir sinir ya da sinir demeti boyunca uzanırken, suçiçeğinde döküntü yaygındır. Zonanın yol açtığı ağrı çok daha şiddetlidir. Bazen döküntü kaybolduktan aylar sonra da devam eder.
Suçiçeği Aşısı Kimlere Yapılmalıdır?
Amerikan Pediatri Kurumu, suçiçeği geçirmemiş 12 – 18 ay arasındaki bütün çocukların bir kere aşı olmasını önerir. 13 yaşından büyük ve suçiçeği geçirmemiş çocukların ise 4 – 8 hafta arayla iki kere aşı olmaları önerilir.
Suçiçeği Aşısının Yararları Nelerdir?
Suçiçeği hafif seyreden bir hastalık olmasına rağmen, aşıyla hastalığın önlenmesi tıbbi ve mali sorunları azaltır. Suçiçeği bazen çok ağır sorunlar yaratarak pahalı tedaviler gerektirebilir. Hastalanan çocuklarıyla ilgilenebilmek için anne ve babalar işlerinden izin almak zorunda kalabilirler.
Suçiçeği aşısının koruyuculuğu yüzde 70 – 90 arasındadır. Ancak aşılanan çocuklar suçiçeği geçirirlerse, hastalık çok hafif seyreder. Genelde daha az deri döküntüsü gelişir (15 – 32 tane), ateş daha düşüktür ve daha çabuk iyileşirler. Günümüzde 13 yaşından küçük çocuklarda tek doz aşının yeterli bağışıklık sağladığı bilinmektedir. İkinci doz aşı (rapel) tekrarıyla ilgili çalışmalar halen devam etmektedir.
Sağlıcakla Kalın.
Daha Fazlasını Keşfedin