Yeni doğan bebeklerin bazıları sarı olabilir, ama bu olgu sarılık hastalığı ile karıştırılmamalıdır. Birçok aile, kendi çocuklarında ya da yakınlarında, doğumdan sonraki ilk hafta içinde belirginleşen bir sararma gözlemlemiştir. Hatta halk arasında bile, san renk kıyafet giydirmekle bunu önlemek isteği ve inancı gözlenir. Doğumdan sonra, bebeğin taburcu edilmesi gündeme geldiğinde, kimi zaman bu sarılık problem olmuştur.
Çocuk doktoru, bebeği bir kaç gün daha kontrol altında tutmak istediğinde, kimi ailelerce bu çok büyük üzüntü ile karşılanmakta, kimi ailelerce ise hiç önemsenmemektedir. Hatta bebek, doktorların açıklamalarına rağmen eve götürülmekte ve kan kontrollerine bile getirilmemektedir. Yenidoğan bebeğimiz sararıyorsa, aşırı duyarlı davranıp tasa etmemeli, ancak yeterince kontrol altında tutulmasında da gerekli titizliği göstermeliyiz.
Yenidoğan da sarılık bir belirtidir
Miadında doğmuş sağlıklı yenidoğanların yüzde 60’ında, erken doğanların (37. Gebelik haftasından önce) yüzde 80’inde, doğumdan sonra 2.-3. günlerde başlayan doğal sarılık görülmektedir. Bu sarılık tablosu, okul çocuklarında şıkça görülen bulaşıcı enfeksiyon hastalıklarla karıştırılmamalıdır. Sarılık, bir semptom, yani bir belirtidir. Karaciğerin veya safra kesesinin enfeksiyon hastalıklarının ya da kırmızı kan hücrelerinin yıkımına yol açan (örneğin kan uyuşmazlıkları) bazı kan hastalıklarının belirtisi olarak ortaya çıkmaktadır. O nedenle, sarılık denildiğinde bilinmesi gereken, neye bağlı sarılıktan bahsedildiğidir.
Yenidoğan bebeklerde sarılığın nedeni
Sarılığa, alyuvar (eritrosit) dediğimiz kırmızı kan hücrelerinin içinde bulunan ve deriye sarı renk veren, bilirubin denilen bir madde neden olur. Bu kan hücrelerinin parçalanması sonucu açığa çıkan “serbest bilirubin) seklini alır. Bu aşamaya kadar bilirubin, beyin için zararlı olabilecek bir madde iken, bu bağlanma sonucu yapısının değişmesi ile artık beyine geçemeyecek hale gelir. Bu bağlanmadan sonra bilirubin, suda eriyebilen başka bir şekle dönüşür ve idrarla atılır. Bu taşıma ve atılma mekanizması herhangi bir yerde engellenir ya da gecikirse, o zaman bilirubinin kanda miktarı artmaya başlar.
Mesela karaciğerin herhangi bir mikrop ile olan enfeksiyon hastalığında, bilirubini bağlama ve atılımını sağlama mekanizması engellendiğinden, cilt ve gözlerde sararma görülebilmektedir. Hastalığın çeşidine bağlı olarak, kanda bağlı ya da serbest bilirubin artar. Yenidoğanda ilk hafta içinde ortaya çıkan doğal (fizyolojik) sarılıkta artan, serbest (bağlı olmayan) bilirubindir. En başta gelen nedenlerden birincisi, yenidoğanların tam olgun olmayan karaciğerlerinde bilirubinin bağlanma ve atılmasının yavaş çalışmasıdır.
Olgun olmayan karaciğer, bilirubinin karaciğere getirilmesini sağlayan proteinleri ve bilirübinin karaciğerde bağlanarak, bağlı bilirübine dönüşmesini sağlayan enzimi yeterli miktarda üretememektedir. Bu üretim, yaşamın ikinci haftasından sonra daha hızlı hale gelir ve kanda ölçülen serbest bilirubin değerleri gittikçe azalmaya başlar.
İkinci neden ise, yeni doğan bebekte kırmızı kan hücrelerinin yaşam sürelerinin (60 – 90 gün) erişkindekilere (120 gün) göre daha kısa olmasıdır. Bu nedenle hücreler daha çabuk parçalandıklarından, daha fazla bilirubin açığa çıkmaktadır. Yenidoğanın karaciğeri başlangıçta bu bilirubini bağlamakta yetersiz kaldığından, bebeklerimiz sararmaya başlamaktadırlar. Peki madem bu sarılık doğal, o halde bunun ne zararı vardır?
Yenidoğan Sarılığının Tedavisi
Daha önce de bahsettiğimiz gibi, bağlı olmayan bilirubin belli bir miktarın üzerine çıktığında beyin için zararlı bir maddedir. Erişkinlerde kan -beyin bariyeri denilen bir yapı, fazla bilirubinin beyine geçmesini engeller. Ancak yeni doğan bebeklerde bu bariyer tam olgunlaşmamış olduğundan beyini yeterince koruyamamaktadır. Bu nedenle eğer serbest bilirubin bu bariyeri aşabilecek miktarların üzerine çıkarsa ve tedavi edilmezse, beyinde kalıcı hücre hasarına yol açabilir.
Bu nedenlerden dolayı, yeni doğan bebekler sararmaya başladıklarında belli aralıklarla kanda bilirubin ölçümleri yapılmalıdır. Artışın çok hızlı olduğu durumlarda ışık tedavisi (fototerapi) yapılması gerekli olabilir. Hangi bilirubin değerlerine ulaşınca fototerapi yapılması gerektiği bebeğin kaç günlük ve kaç kilo olduğuna bağlı olarak değişmektedir. Fototerapide, bebek çıplak bir şekilde özel lambaların altına yatırılmaktadır. Ayrıca çocuğa sindirim sistemi tolere ediyorsa ağız yolu ile, aksi halde damar yolu ile normal bebeklerin günlük ihtiyaçlarından daha fazla miktarda sıvı verilmesi de bilirubin değerlerinin düşmesine büyük oranda yardımcı olur.
Bu ışık tedavisi ile kandaki bilirübinin yapısı değişir ve suda eriyebilen bilirubin şekline dönüşür böylece kolaylıkla idrar ile atılır. Çoğu zaman ışık tedavisi ile bilirubin değerleri tehlike sutürların altına düşürülebilmektedir. Nadir durumlarda bu ışık tedavisi ile sağlanamayabilir, o taktirde kan değişimi yapılması gerekli olmaktadır. Ancak günümüzde ışık tedavisinin çok yaygınlaşması ve düzenli kan kontrolleri sonucu zamanında ışık tedavisine başlanması ile kan değişimi yapılmasına, ağır kan uyuşmazlığının bulunduğu durumlar haricinde pek gerek duyulmamaktadır.
Anne Sütü Sarılığı
Kısaca değinmek istediğimiz bir diğer konu da şu: Kimi zaman anne sütü ile beslenen bebeklerde sarılık, 2 – 3 haftanın üzerinde gerileme göstermeksizin devam edebilmektedir. Bu durumlarda anne sütü sarılığından bahsedilir. Bu bebeklerde anne sütü birkaç gün süreyle kesilir, mama ile beslenmeye devam edilir. Böylece bilirubin değerleri hızlı bir şekilde düşüş göstermekte ve tekrar anne sütüne başlandıktan sonra da artış gözlenmemektedir.
Nedeni kesin açıklanmamış olmakla birlikte, anne sütündeki bazı maddelerin karaciğerde bilirübini bağlayan enzimi engellediği ileri sürülmektedir. Yeni doğan bebeğimizde sarılık başladığında, kontroller aksatılmadan yapılmalı ve paniğe kapılmadan beklenmelidir. Ancak sarılık, bir aydan fazla azalmadan devam ediyorsa, altında başka nedenler yatıp yatmadığı araştırılmalıdır. Bu aşamada çocuk doktoru ile sıkı bağlantı kurulup, gerekli tüm incelemeler sabırla yürütülmelidir.
Sağlıcakla Kalın.
Keşfetmeye Devam Edin