Yeni doğan sarılığı bebeklerde çok sık rastlanılan bir durumdur. Masum gibi görünen bu durum, tedavide geç kalındığı takdirde sağlam bir bebeğin özürlü bir bebeğe dönüşmesine yol açabilir. Yeni doğan sarılığı, zamanında doğan bebeklerin hemen hemen yüzde 75′ inde görülebilen yeni doğan dönemine özgü bir tablodur. Bu oran prematüre bebeklerde daha yüksektir.
Yeni Doğan Sarılığı Nedir?
Vücutta bulunan kırmızı kan hücrelerinin yıkımı, bilirubin adı verilen boyanın ortaya çıkmasına yol açar. Bilirubin de cilde yerleşir ve sarımsı bir renk verir. Bu tip sarılık yeni doğan bebeklerde çok sık görüldüğünden bulaşıcı olan mikrobik sarılıkla karıştırılır. Oysa özellikle 3. günden sonra başlayan sarılıklar fizyolojik olduğundan bulaşıcı değildir ve bir hastalık gibi düşünülmemelidir.
Ancak bebeğin bilirubin değerinin düzenli aralıklarla takip edilmesi son derece önem taşır. Aksi takdirde bebekte nörolojik bozukluklara yol açabilir. Uzmanlar yeni doğan sarılığında zaman kaybetmeden doktora başvurulması gerektiği uyarısında bulunuyor.
Yeni Doğan Sarılığının Nedenleri
Doğumdan hemen sonra ortaya çıkan sarılığın altında mutlaka patolojik bir neden aranmalıdır. Yeni doğan sarılığına yol açan en önemli faktörler; kırmızı kan hücrelerinin (eritrosit) fazla olması ve karaciğer ile diğer sistemlerin olgunlaşmamasıdır.
Eritrositlerin fazla olması: Yeni doğan döneminin kendine özgü birtakım özellikleri vardır. Bu özelliklerden biri, eritrosit denilen kırmızı kan hücrelerinin erişkinlere oranla çok daha fazla olmasıdır. Bebeğin eritrosit yükünün fazla olması, açığa çıkan bilirubinin erişkinlere oranla daha fazla olmasına yol açar. Dolayısıyla yeni doğan bebeğin sarılık geçirme riski artar.
Rh uyuşmazlığı: Eritrositi yıkan en önemli etkenlerden biri kan uyuşmazlığıdır. Rh uyuşmazlığı için annenin kan grubunun Rh negatif, babanın ve bebeğin kan gruplarının da pozitif olması gerekir. Bu durumda, bebekten plasenta yoluyla anneye geçen kırmızı kan hücreleri, annenin bağışıklık sitemini uyararak antikor üretir.
Bu antikorlar daha sonra bebeğe geri geçerek eritrositlerini yıkmaya başlar. Açığa çıkan bilirubin, bebekte cildin ve gözün ak maddesinin sararmasına neden olur. Rh uygunsuzluğu olsa bile ilk bebeğin sarılık geçirme ihtimali düşüktür. Ancak diğer çocuklarda sorun çıkmaması için anneye doğumdan sonra 72 saat içerisinde Anti – D Gamaglobilin denilen koruyucu iğne yapılması gerekir.
ABO uyuşmazlığı: Eğer anne adayı O kan grubu taşıyor ve bebek A, B ya da AB kan grubuna sahipse, sarılık görülebilir. Rh uyuşmazlığında başvurulan önlemler, ABO uyuşmazlığı için geçerli değildir ve bebeklerde kan değişimi gerekebilir. Rh uyuşmazlığından farklı olarak ilk bebekte de ortaya çıkabilir.
Alt grup uyuşmazlıkları: Minör kan grubu uyuşmazlıkları sonucu ender de olsa sarılık ortaya çıkabilir.
Yeni Doğan Sarılığında Diğer Nedenler
Enzim eksiklikleri denilen bazı proteinlerin eksik olması, gebeliğin son döneminde alınan sülfonomik ya da aspirin gibi ilaçlar, hasta bebeğe tedavi amacıyla verilen antibiyotikler gibi bazı ilaçlar, guatr bezinin az çalışması ve bağırsak tıkanıklıkları gibi doğumsal anomaliler bebekte eritrositi yıkıma uğratarak, bilirubin yükü nün artmasına neden olabilirler.
Anne sütü: Zamanında doğan ve hiçbir sağlık problemi olmayan bebeklerde anne sütü nedeniyle ender de olsa yeni doğan sarı lığı ortaya çıkabilir. Anne sütünde bulunan bazı yağ asitleri, hormonlar gibi birtakım maddeler, “anne sütü sarılığı” adı altında sarılığa neden olabilir. Ancak anne sütünden kaynaklanan sarılık ciddi sorun yaratmaz ve kan transfizyonuna ender gereksinim duyulur.
Fizyolojik sarılık: Sarılık doğumdan 3 gün sonra başlar ve bilirubin değeri yüzde 12 miligramın altındadır. Bu sınır prematüre bebekler için yüzde 15’tir. Ciddi sorunlar yaratmayacağı için ileri tetkiklere gerek kalmayabilir.
Yeni doğan Sarılığında Eritrositler neden yıkılır?
En önemli faktör, bebeğin vücudunda erişkinlere oranla daha fazla eritrosit bulunmasıdır. Eritrositlerin fazla olması, bilirubin yükünü artırır. İkinci faktör ise özellikle prematüre bebeklerin erişkinlere oranla daha geç olgunlaşmasıdır. Örneğin, karaciğer fonksiyonları erişkinler gibi değildir. Karaciğerde açığa çıkan bilirubinin bağırsak veya idrar yollarından atılması gerekir. Ancak, yeni doğan döneminde olgunlaşma bozuklukları olduğundan bilirubinin vücudu terk etmesi güçleşir.
Bunların yanı sıra bebeğin doğumdan sonra vakit kaybetmeden emzirilmesi gerekir. Bebek bir an önce emzirilmezse bağırsakları düzenli çalışmaz ve bilirubinin atılımı gecikir.
Yeni Doğanda Bilirubin Sınırı Aşılır ve İleri Derece Sarılık Oluşursa
Gelişimini tamamlamış yeni doğan için belirlenen bilirubin sınırı yüzde 12’dir. Bu rakam prematüre bebekler için yüzde 15’e çıkar. Bebeğe düzenli aralıklarla tahlil yaparak bilirubin sınırını gözlemlemek son derece önem taşır. Çünkü değer 20 miligramı aşarsa tehlike sinyalleri çalmaya başlar.
Masum gibi görünen sarılık, sınır aşıldığı takdirde beyindeki bazı çekirdeklere oturarak sararmasına yol açar, Bunun sonucunda geriye dönüşümü olmayan, bebeğin bir takım nörolojik fonksiyonlarını bozarak, yürümesini ve hareketlerini engelleyecek, zeka geriliği yapacak ve işitme bozukluğuna yol açacak tablo onaya çıkabilir. Bebek ileride kendi başına yaşayamayan ve sürekli havale geçiren çocuk haline gelebilir.
Yeni Doğan Sarılığı Nasıl Tedavi Edilir?
Bebeğin bütün fonksiyonlarının düzenli çalışması için doğumdan hemen sonra anne sütü ile beslenmesi gerekir. Aksi takdirde bilirubinin idrar ve bağırsak yoluyla vücuttan atılımı zorlaşır. Rh kan grubu uyuşmazlığında ise anneye ilk doğumdan sonra 72 saat içerisinde Anti – D Gamaglobülin enjekte edilerek bir sonraki gebelikte bebeğin sarılık geçirme riski engellenir. Ancak tüm önlemlere rağmen bilirubin değeri düşmüyorsa çeşitli tedavi yöntemlerine başvurulur.
Fototerapi: Çeşitli dalga boylarında, mavi, san, yeşil ve beyaz renkte ışınlar saçarak yapılan ve ciltteki bilirubinin çözülüp idrar ve bağırsak yoluyla atılmasını sağlayan tedavi yöntemidir. Fototerapi tedavisinin yan etkisi yoktur. Ancak, bebeğin gözleri tedavi süresinde kapatılarak ışınlardan korunması sağlanır.
Tedavi süresi bilirubin değerine göre değişir. Eğer sarılık değeri hızla düşüş gösteriyorsa ve iyi beslenen bir bebekse kısa sürede hastaneden taburcu edilir. Ancak bilirubin değeri yüksekse daha uzun süre ışın altında kalması gerekebilir.
Kan transfizyonu gerekebilir: Fototerapinin sonuç vermediği, bebeğin bilirubinin hızla yükseldiği durumlarda başvurulan ikinci tedavi yöntemidir. Kan transfizyonu, kan grubu uyuşmazlığının olmadığı durumlarda da gerçekleştirilebilir. Kan transfizyonu tedavisindeki amaç, bilirubinin vücuttan atılmasıdır.
Bunun yanı sıra, ABO uyuşmazlığı ya da Rh uyuşmazlığı gibi antikor düzeyinde bir mekanizma söz konusu ise kanı yıkıma uğratacak eritrositleri ya da eritrositleri yıkıma uğratacak olan antikorları bebeğin vücudundan atmaktır.
İmmunglobulin tedavisi: Bebeklerde immun mekanizmasıyla, yani anneden bebeğe geçen antikorun kırmızı kan hücrelerini yıkması sonucunda ortaya çıkan sarılıkta başvurulan tedavi yöntemidir. Rh uyuşmazlığında daha sık kullanılır. Bu tedavi yönteminde bebeğin antikorları serum yoluyla bağlanır ve eritrosit yıkımı engellenir.
Yeni Doğan Sarılığında Anne Sütü Çok Önemli
Anne adayının rutin kontrollerini yaptırması son derece önem taşıyor. Bu kontrollerde anne adayının kan grubu belirlenmeli, tansiyon ve ödeminin olup olmadığı tespit edilmelidir. Bebeğin sağlığında ciddi problemler ortaya çıktığı belirlenirse erken doğum gerekebilir. Anne adayının doğumdan hemen sonra bebeğini emzirmesi gerektiğini bilmesi gerekir. Bazen anneler bebeğini doğumdan iki gün sonra emzirmeye başlıyorlar. Oysa bu son derece sakıncalı bir davranıştır, Çünkü anne sütü yeni doğan sarılığını önleyen en önemli faktörlerden biridir. Bundan dolayı anne bebeğini doğumdan hemen sonra emzirmeye başlamalı ve bebek uyusa bile onu uyandırarak emzirmeyi mutlaka gerçekleştirmelidir.
Sağlıcakla Kalın.
İlginizi çekebilecek konular